24 Ağustos 2012 Cuma

ÖYKÜLERİYLE OYALAR





DÜNDEN YARINA OYALAR VE ANLAMLARI

Sessiz kadınların söz söyleme sanatı

Anadolu insanı yaşadığı zamanın inceliklerine katılmak adına sessiz cümleler kurma sanatı olan oyalarla dışarı adımını attı. Kadın sadece evinde değil türlü renklerle, el işlerine yüklediği anlamlarla konuşmaya başladı bundan yıllar önce.

 Eşine kızan ancak kalabalık evlerde iç içe yaşam süren gelinler acı biber oyasıyla anlattı derdini. Büyüklerin arasında sevdiğiyle sohbet edebilmenin köşe kapmacası oldu acı biber oyası. Zamanla birbirine aşık olanlar mor sümbül oyası örtmeye başladı…



OYALARIN DİLİ

Yıllar önce kalabalık ailelerde; eşe darılmak, kaynanayla veya eltilerle kavga etmek ayıp sayıldığından kadınlar dile getiremedikleri hislerini oyalar aracılığıyla anlatırlarmış.Oya başka bir dil kadın için. İçlerindeki güzelliklerin dışa vurumu.  Öfke, kızgınlık, sevinç, üzüntü, acı her türlü duygu oyaların ilmeklerinde anlam bulmuş bu coğrafyada.

Bu nedenle Anadolu’da yapılan her oyanın özel bir adı var.

Kaynanasına güzel sözlerle seslenmek isteyen yeni gelin, çayır çimen oyası işlermiş. Aramız çayırlar gibi püfür püfür, çimenler gibi iç açıcı olsun “anne” dermiş.

Hayatından hoşnut olmayan  gelinse kıllı kurt oyası işler, başına takar ve öyle dolaşırmış.  Feleğin çemberinden geçmiş bir kadın yemenisini ise çarkıfelek oyası süslüyor.

Mutlu olamayıp, gün yüzü göremeden eşinden ayrılan kadın, gözyaşlarını çarkıfelek oyasında cümle aleme duyuruyor.

Genellikle karı-koca, elti, gelin-kaynana arasındaki ilişkilere atıfta bulunan anlamlar taşıyor oyalar. Her ilmek aslında ilişkileri düzenlemek için atılmış. Sanki geçmişin tedavisi, doktoru, meditasyonu olmuş oyalar.

Kaynana dili, berber aynası, gülen bebek oyası, Medine çiçeği, kirpik oyası, baharlı biber, enginar çiçeği oyası…


Yeşilin sayısız tonu var dili hep aynı; yeni gelin evinde eşiyle mutluysa sarıldı yeşile şifa buldu yuvasında.

Sarı renkle işlediğinde öyküsünde mutsuzluğu, üzüntüyü, sıkıntıyı ve ümitsiz aşkı anlaşıldı.

Mor sümbül: Kızımız büyüdü aşık oldu.


Pembe sümbül: Kızın nişanlı olduğunu anlattı.

Beyaz Sümbül: Saflığı,sadakati ve bağlılığı dile getirdi…

Badem Baharı: Kızın muradına erdiğini, en sonunda sevdiği kişi ile evleneceğini söyledi.

Biber oyası: Kadının eşi ile arasının iyi olmadığını, evde sorunlar, sıkıntılar var…bir de anlatabilsem diyenin aracısıydı.

Çarkıfelek oyasını, mutlu olamayıp eşinden ayrılan kadınlar işliyor.

Acı biber oyası: Anlattı ancak duymadı, anlamazlığa geldi belki de. Oyanın ipliği, rengi değişiverdi. Dil acıya döndü…Kadın çok çok kızgındı eşine…

Arpa çiçeği oyası: Kadın eşinin ilgisizliğinden şikayetçiydi arpa çiçeği işledi.

Müjde oyası: Genç kadın hayatının en mutlu dönemindeydi. Bebek bekliyordu. 

Yabani gül oya: Eşi gurbet ellerde ekmek parası peşindeydi. Sevdiğini bekleyen kadının oyası oluverdi.

Kaynana dili oyası, acı ve çok konuşan kaynanaları ifade ediyor.

Çok şık olan oyaya saray süpürgesi denilmiş.

Asker Oya: Eşleri ya da çocukları askerde olan arkadaşlar kullanır. Böylece çevredekiler eşi askerde olan genç gelinlere  özen ve saygı gösterirler.





Gelincik oyası: Gelinin bohçasına da kaynanaya gönderilen gelincik oyası " gelininin baba evinde bir gelincik gibi narin yetiştiğini , güzelliğinin ise gelincik gibi zarif ve doğal olduğunu söyler. Ayrıca gelininin el değmemiş bir çiçek olduğunu anlatır bu oya.

Günümüzde eskinin nezaketi, şaşırtıcı renkleri nedeniyle önemi giderek büyüyen oya, el emeği göz nuru, gönül sohbeti bir el sanatı. Anadolu kadınının gözleri, aklı elinin maharetiyle birleşince o incecik sıraları ipekçesine dokumuş. İnsanlar arasında konuşmanın, sırdaşlığın, dostluğun giderek bozulduğu 21. yüzyılda konuşmak adına atılan ilmiklere şaşırmamak mümkün değil.

Koleksiyon veya hobi olarak bu işle yeni ilgilenmeye başlayanları sürprizlerle dolu bir çalışma bekliyor.

 Bize düşen anlatmayı, öğrenmeyi sürdürmek...yakın bir tarihte yeni oya öyküleri ve fotoğraflarla karşınızdayız.

Nigar Yertan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder